FITRAT VE GÖLGESİ

33,00

Açıklama

Share this

SUNUŞ;

 

HİÇ’in VAR haline dönmesi için neyi değiştirmek gerekir?

Aklın limanı neresidir?

Aşkın ateşi nedir?

Yapısal bir modeli standartlaştırabilmek için kullanılacak sabit nasıl bir şey olmalıdır?

Herhangi bir model hangi temel referansa göre tasarlanır?

Herhangi bir model hangi temel referansa göre tasarlanır?

Bir şeyin mükemmel olmasını engelleyen hangi işlemdir?

Bir tasarımın ikinci sabiti nedir?

Aynı anda bir şeyin hem dalga boyunda hem de parçacık halinde olması hangi(kozmik) ilahi yasa ile tanımlanır?

Aklın kapsama alanının sınırı nerede başlar?

Eğer kuantum ışıma olmasaydı ne olmazdı?

Muhtemellerin arasında ki, hangi muhtemel, gerçekleşme muhtemeli en yüksek olandır?

Bir modelin yapısını bozup, o modelin parçaları ile yeni bir model oluşturmasına neden olan tersinen kuvvet hangisidir?

Paradoksal bir yapı neden bir denklem oluşturamaz?

Bir zamanlar aklınızda olup da, artık aklınızda olmayan bilgi nereye gitmiş olabilir?

Kader dediğiniz bilginin kendini gerçekleştirme gücüdür

Bir masada üç kişi oturuyor, hangisi daha akıllıdır?

Bir şeyin kendisi nerededir?

Bir şeyin sahibi kimdir?

Algı gerçekleşmeden önce meydana  gelen olay nedir?

Algının ardılı nedir?

Enerji nereye doğru akar?

Ne olmasaydı enerjinin varlığını asla hissetmezdik? 

Duyguların kaynağı nedir neresidir?

Bir matriks’i ne tür bir kuvvet yıkabilir?

Bir şeyin merkezi neresidir? Bir şeyin, diğer şeylerle ilişkisi nasıl tayin edilir?

Bir dinamiğin mekaniğini oluşturan, ilk izdüşümsel olay nedir?

Alanın paradigmal haldeyken bir anda paradoksal hale dönmesi durumunda, o alanda bulunan bir mekanik hangi hale dönüşür?

Bir modelin yapı taşlarını oluşturan unsurların en az hangi üç ortak özelliği olmalıdır?

 

Zihni manyetik bir alan gibi kabul etsek bu alanın uzanabileceği girişim ve etkileşim halinde olma sınırı neresidir, yani sınırı belirleyen nedir?

 

Ne yaparsanız KENDİNİZDEN VAZGEÇMİŞ olursunuz?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

GİRİŞ

Neden masaya hiç koyan, hiç kazanır?

OYUN MASASI PARADOKSU

Oyun masasına ne yatırırsan, ödül olarak o türden bir şey alırsın. Hiç koyarsa hiç kazanırsın. bunları düşün. İşaretler buralarda saklı. Basit bir hesap yapalım. Bir iş yapacaksın, görüşmede karşı taraf sana vaatlerde bulunur.

 

Yani masaya vaat koyarsan, vaat alırsın. Olta balık meselesi, yani hangi balığı yakalamak istiyorsan ona uygun olta ve yem kullanmak zorundasın, her balık her yeme gelmez.

 

O zaman mesele nedir, hangi balığın hangi yeme geleceğini bileceksin. Çünkü balığın kaderinden oltaya gelmek varsa, nasıl bir oltaya geleceği de vardır.

Balık vardır, çapariye, balık vardır, tavuk etine, balık vardır ekmek yeme gelir, neden acaba?

Sistem bu ne kazanmak istiyorsan masaya onu koy. Bu dünya bir oyun masasıdır, oyuna her türlü şeyle girmek mümkündür. Kazanan, koyduğu şeyin 36 mislisini kazanır. Kurnaz insan masaya hiç bir şey koyup, başka bir şey kazanmanın peşindedir, kaybeder.

Birkaç örnek verelim;

Birinin bir İŞ veya başka bir fikrini kendine mal etmeye çalışır ama kısa sürede yakalanır. Neden, çünkü kısa sürede o adamın o cümleyi kuramayacağı anlaşılır. Zanneder ki, masa ona bu HİÇ karşılığında bir şey verecektir.

 

Ya da bir işe ya da ilişki ya da sisteme hakkını vermemek, işin gereğini yapmadan üretim yapmak gibi varyantlar, zanneder ki, bir ilişkide hep alan taraf olacaktır. Çalışanına düşük ücret veren, hakkını vermeyen bir aptal patron, kısa zamanda o elemanın mesaisini iş için değil de ya kendiişleri olmazsa, geyik için harcadığını görecektir.

 

Bir mucidin çok iş yapacak bir projesini bedavaya kapatmak isteyenler de vardır.

Müşteriyi kirli çarşafta yatıran, her şey içinde sistemlerde, hotellerde kalitesiz yemekler verenler de öyle zannederler. Arkadaşının, herhangi bir konudaki başarısını görmezden gelip onu küçümseyenler.

 

 

 

Başkasının sırtından 100 lira kazanırken ona 1 lira vermekten bile gocunanlar. Kendisine nezaketle davranan birini, nezaketini zayıflık gibi algılayıp, üstünlük taslayanlar.

İş yerinde iş yapmak yerine nette zaman geçirenler. Bunlar masaya HİÇ koyanlardır, alacakları da eninde sonunda HİÇ olacaktır.

Balık çeşitleri ve uygun olta ile yem konusuna kitabın ilgili bölümünde detaylı gireceğiz. Burası sadece vitrin, malı gösteriyoruz.

 

Kıyas noktaları nedir?

Bir de takas araçlarının böyle anlarda bedelleri yükselir. Konumun başkaları için KIYAS noktası oluştursa söylence başlar ve söylenceden daha kuvvetli bir başka kuvvet yoktur.

 

Biz Buna Belirsizliğin Paradigması deriz. Gücü çok yüksektir. Şimdi bir kaç örnek ile devam edelim. Diyelim ki senin mutluluk konumlanman, takdir edilmek, onaylanmak, iltifat görmek, saygınlık, itibar, önemsenmek, ilgi gösterilmek, sevilmek ve şefkat olsun.

 

 

 

Bu paradigmaların gerçekleşme durumu için tek bir örnek alalım; Önemsenmek kavramı üzerinden gidelim. Bu hemen hemen bütün sosyal ilişki düzeneğini temsil eder.

 

Sen çeşitli varyantlarda etrafına olumsuz kalemde yani şikayet unsuru olarak önemsenmemekten yakınırsan başka bir alanda da önemsendiğin için o alanı yüceltirsen kısa zamana etrafındaki insanların zihinlerinde sen önemsenmeye öncelik veren biri olarak kalırsın yani işaretin, alamet-i farikan bu olur.

 

İnsanlar soyut alanda seni bu şekilde etiketlediği zaman genel evrensel matriks sistem de seni bu şekilde etiketler.

Yani senin mutlu olman için “önemsenmen” gerekmektedir. Bu bilgi, diğer insanların eline seni gütmeleri için kuvvet verir. Çünkü sen mutlu olmak için önemsenmeyi talep eden bir insan olduğu için insanlar artık bu yönde davranır.

Seni mutsuz etmek isteyen ne yapar, seni önemsemez, kendin hakkındaki bu bilgiler Simya formülü gibidir, sadece sana ait olmalıdır.

Hatta insanların seni keşfetmelerine izin vermemek için onların kafalarını karıştırmalısın.

Seni çözemesinler, ihtiyaç halinde kullanabileceğin birilerinden habersiz kaynaklar olmalı, yani parçaları farklı dükkanlarda alırsan, hangi makineyi yaptığını kimse çözemez.

 

Diyelim ki

Geyik sohbeti ama ihtiyacın için görüşmeler, duygusal şeyler, romantik şeyler, bunların karışımı seni mutlu ediyor diyelim. Geyiği hep aynı insanlarla yapma, hatta çoğu zamanlar etme bile, bırak kendileri gelsinler, tam doyuma ulaşmadan ortamdan kaybol gitsin, seni anlayamasınlar. Kişisel mutluluk formülünün saklı kalması gerekir. Malzemeleri çözemesinler, sen yine takasını yap zamanla anlarsın, İlişkinin temel kuralıdır bu.