Sır Bekçileri: (Hasan Sabbah)

9,00

Kategoriler: ,

Açıklama

Share this

Hasan Sabbah o günlerde daha on yaşında bir çocuktu. Babası ile birlikte  şifalı  bitkiler aramak için yollara düşmüşler ve köylerinin yakınlarındaki Hazar Denizinin kıyılarına kadar gelmişlerdi. Babası bitkilerin dilinden anlayan Himyeri kabilesinden geliyordu. Yılın belli zamanlarında doğanın bağrında özel bitkiler toplardı. Birlikte dağ,bayır ve ormanlarda yürümüşler ve yollarını bu iç denizinin kıyısına düşürmüşlerdi..Hazar denizinin kıyısında da nadir bazı bitkiler bulunuyordu. Dağ bayır yürürken babası ormanda bir tahta parçası bulmuş onu çakısı ile yontarak bir oyuncak yapmıştı Çocuk Hasan için. Hasan bu oyuncaktan çok hoşlanmıştı. Hasan elinde oyuncağı ile oynarken göl kıyısında kumların üzerinde çıplak ayaklarıyla izler bırakıyordu. Bu arada hava değişmeye başlamıştı bile. Rüzgar bir göl yönünden esiyordu, bir karadan. Deli lanetli bir rüzgardı. Kumun üzerinde küçük anaforlar yaratıyordu. Hasan ürkmüştü, korkmuştu rüzgarın deli deli esmesinden, yüzüne, gözüne kulaklarına dolan kumları temizlemeye çalışırken gözleri babasını aramıştı çevresinde. Babası ise oldukça uzakta bir yerde bir ağacın altına uzanmış uyuyordu, uyuduğu yerde sanki rüzgar esmiyor gibiydi. Aniden, uzun büyük bir gölge düşmüştü Hasan’ın üzerine rüzgarı delip geçen gölge uzayarak ilerliyordu.